Yazar 
Gaziantep’te özel bir hastanede yapılan bademcik (tonsillektomi) ameliyatı sonrası gelişen komplikasyonlar nedeniyle açılan tazminat davasında, mahkemenin belirlediği 39 milyon TL’lik bedel, faiz ve enflasyon etkisiyle 108 milyon 790 bin TL’ye ulaştı. Sağlık camiası kararı “emsal teşkil edecek bir dönüm noktası” olarak değerlendiriyor.
2024 yılı Nisan ayında gündeme gelen davada, ameliyat sonrası geçirdiği kanama nedeniyle kalıcı engelli kaldığı öne sürülen bir çocuk adına açılan davada, hekim ve hastane aleyhine 39 milyon TL tutarında tazminat kararı çıkmıştı. Ancak aradan geçen sürede işleyen yasal faiz ve ekonomik koşullar nedeniyle tazminat tutarı 108 milyon 790 bin TL’ye yükseldi.
👨⚕️ Hekimlerden Tepki: “Hiçbir Hekim Bu Riskin Altına Girmez”
Bir çok Sendika yaptığı açıklamalarda , karara sert tepki göstererek şunları dile getirdiler:
“Bu karar sadece o hekimi değil, tüm meslektaşlarını etkileyecek kadar ağırdır. Hekimlik mesleği yüksek risk, düşük gelir ve hukuki korumasızlıkla icra ediliyor. Hiçbir meslektaş, 100 milyonluk riskin altına girip 40-50 bin TL maaşla ameliyat yapmaz. Bu kararla hekimler değil, sistem kaybeder.”
🧑⚖️ “Tazminat Değil, Mesleğimizin Sonu”
Hem hukukçu hem hekim olan Dr. Yakup Gökhan Doğramacı da kararın sadece bir tazminat değil, “mesleğin sonu” anlamına gelebileceğini belirtti:
“Bu rakam bir hekimin ömrü boyunca çalışarak bile ödeyemeyeceği bir yük. Karara itiraz etmek bile 110 milyon TL’lik teminat gerektiriyor. Böyle bir riskle hiçbir doktor ameliyat masasına oturamaz. Yüksek tazminatlar, hastane önlerinde ‘hasta avcılığı’na yol açabilecek yeni bir alan yaratıyor.”
⚠️ Hukukçu Hekimler Enstitüsü: “Bu Karar, Sağlık Camiasının Geleceğini Tehdit Ediyor”
Hukukçu Hekimler Enstitüsü de yaptığı açıklamada, bu davanın sadece bireysel bir yargı kararı değil, sistemsel bir çöküşün işareti olduğunu vurguladı:
“Bir hekimin ömür boyu çalışsa bile karşılayamayacağı bu tür astronomik tazminatlar, defansif tıbbı teşvik etmekte ve kaliteli hasta bakımını riske atmaktadır. Hekimler, insanüstü şartlarda çalışırken en küçük komplikasyonda bireysel olarak sorumlu tutulmakta. Devlet güvencesi, sigorta sistemleri ve hukuki destek mekanizmaları yetersiz kalmakta.”
📌 Davanın Gerekçeleri: “Apse Varken Ameliyat, Kan Grubu Bakılmaması, Mavi Kod Eksikliği”
Davanın bilirkişi raporunda hekim kusuru olarak “apse varken ameliyat yapılması”, “kan grubu kontrolünün ihmal edilmesi” ve “mavi kod uygulaması yerine hastanın ameliyathaneye indirilmesi” gibi gerekçelere yer verildi. Ancak uzmanlar, komplikasyonların her zaman ön görülemeyeceğini ve her hatanın bireysel ihmal olarak değerlendirilmemesi gerektiğini savunuyor.
📢 Sağlık Bakanlığı ve Yargı Camiasına Çağrı: Malpraktis Yasası Yeniden Gözden Geçirilmeli
Tüm taraflar, sağlık çalışanlarını koruyacak, adil bir yargılama zemini sağlayacak malpraktis yasasının acilen gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Hekim örgütleri ve hukukçular, bireysel ceza yerine sigorta sistemi, devlet güvencesi ve sistemsel denetimlerin güçlendirilmesi çağrısında bulunuyor.
🩺 “Giderlerse Gitsinler” Döneminin Ardından: Artan Hukuki Risk, Beyin Göçünü Hızlandırabilir
Son yıllarda sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet, düşük ücretler ve ağır çalışma koşullarına şimdi de astronomik tazminatlar eklendi. Uzmanlara göre bu durum, yurt dışına gitmek isteyen hekim sayısını artırabilir ve sağlık sisteminde nitelikli personel kaybına yol açabilir.